Sigortacılık faaliyetlerini aktif bir şekilde sürdüren işletmelerin nasıl bir süreci takip etmeleri gerektiğini ve gösterdikleri faaliyetlerde hangi hususlara dikkat etmeleri gerektiğini, özetle bu işletmelerin çalışmalarını denetleyen ve düzenleyen hukuk birimine sigorta hukuku adı veriliyor. İki bölümde incelemek mümkündür. Hususi sigorta, kişiye özel çalışmaları kapsayan alt birim olarak kabul edilirken, sosyal sigorta ise toplulukların sosyal güvenceleri ile ilgileniyor.
İşletmelerin yaptığı hatalar ya da bireylerin sahip oldukları haklardan haberdar olmaması, bu alandaki hukuki sorunları da beraberinde getiriyor. Bu sorunları en aza indirgemek ve insanlara sahip oldukları hakları tanıtabilmek, anlatabilmek ve sorunları kısa sürede çözebilmek adına sigorta hukukuna her zaman için ihtiyacımız olacaktır.
Yaşanan sorunların sigorta kapsamında olup olmadığı, her iki tarafın bu tür durumlarda nasıl hareket etmeleri gerektiği ve yasal sürecin nasıl işleyeceği gibi soru işaretleri, sigorta hukuku ile birlikte resmi olarak yanıt buluyor.
Sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan hukuki uyuşmazlıkların çözümlenmesi,
Sigortacılık faaliyetine ilişkin olarak Kanunun sigorta şirketleri ve acenteleri için aradığı gerekli hukuki yapının tesisinin sağlanması,
Hukuki başvurular ve bunlardan kaynaklanacak hukuki uyuşmazlıkların çözümlenmesi,
Sigortacılık alanına ilişkin idari denetimlerde gerekli hukuki desteğin sağlanması,
İdari kurumların uyguladıkları işlemlere yönelik gerekli hukuki başvuruların yapılması ve dava takibi
Sigorta sözleşmesinin kanunda belirtilen emredici hükümlere aykırı olmaması gerekir.
Zorunlu sigortalarda sigortacıya sözleşme yapma zorunluluğu getirilmiştir.
Türkiye’de yerleşik kişiler için münhasıran Türkiye’de faaliyette bulunan sigorta şirketleriyle sözleşme yapma zorunluluğu vardır.
Birden çok kişinin birleşerek, içlerinden herhangi birinin, belli bir rizikonun gerçekleşmesi durumunda doğacak zararlarını tazmin etmeyi borçlanmaları karşılıklı sigortadır. Karşılıklı sigorta faaliyeti ancak kooperatif şirket şeklinde yürütülebilir.
Sigorta bedelinin sigorta değerinden az olduğu durumlarda eksik sigorta oluşur. Ancak, sigorta edilmiş menfaatin bir kısmının zarara uğraması halinde sigortacı, aksine bir sözleşme yoksa, sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranına göre tazminat öder.
Dolayısıyla eksik sigortada, sigorta değeri sigorta bedelinden fazladır. Bir başka deyişle, 100 bin TL değerindeki bir malın 70 bin liraya sigorta edilmesi durumunda eksik sigorta söz konusu olacaktır. %50 oranında hasar yaşanması durumunda sigorta şirketi tarafından 35 bin lira ödeme yapılır. Fakat taraflar sözleşmeye koyacağı bir hükümle eksik sigorta hükümlerinin uygulanmamasını sağlayabilir. Bu durumda kısmi gerçekleşen rizikonun tamamen ödeneceği kabul edilmişse sigorta bedelini aşmamak suretiyle sigortalının tüm zararı orantı kuralı uygulanmadan ödenir. Bu durumda %50 hasar yaşandığında sigortacı tarafından yapılacak ödeme 50 bin lira olacaktır.
Sigorta bedelinin sigorta olunan menfaatin değerinin üzerinde olması durumunda aşkın kısım geçersizdir. Bu nedenle sigorta bedeli ile sigorta priminin onu karşılayan kısmı indirilir ve tahsil edilmiş fazla prim geri verilir. Sigorta ettirenin, mali çıkar sağlamak amacıyla kötü niyetle yaptığı aşkın sigorta sözleşmesi geçersizdir.
Sözleşme yapılırken geçersizliği bilmeyen sigortacı, durumu öğrendiği sigorta döneminin sonuna kadar prime hak kazanır.